Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır. Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş (diğer bir deyişle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile düzenlenmiş olan) ortaklıkların ayırt edici özelliklerini taşımıyorsa adi ortaklık olarak kabul edilir. Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa katılım payları, ortaklığın amacının gerektirdiği önem ve nitelikte ve birbirine eşit olmak zorundadır.
Adi Ortaklığın Temel Özellikleri
Adi ortaklık, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) kapsamında yer alan ortaklıkların aksine tüzel kişiliği haiz değildir. Tüzel kişiliği olmadığından, adi ortaklık, üçüncü kişilerle ilişkilerinde bağımsız bir varlığa sahip değildir. Dolayısıyla adi ortaklık kendi adına hak ve borç iltizam edemez, davacı veya davalı olamaz. Ortaklık aleyhine açılmak istenen davalar tüm ortaklar aleyhine, ortaklık lehine açılacak davalar da tüm ortakların katılımı ile açılmalıdır. Diğer taraftan, ticari faaliyet gerçekleştirebilmek ve fatura kesebilmek için adi ortaklık ortaklarının vergi dairesine başvuruda bulunup vergi numarası almaları gerekir.
Ortaklardan birinin katılım payının devri (örneğin taşınmaz, marka, alacak) şekil şartına tabi olmadığı sürece, adi ortaklığın kendisi şekil şartına tabi değildir. Ortaklar, herhangi bir noter tasdiki veya tescil yükümlülüğüne tabi olmaksızın yazılı veya sözlü olarak anlaşabilirler. Ancak, uygulamada ispat kolaylığını sağlamak bakımından, adi ortaklık sözleşmeleri yazılı olarak veya hatta noter önünde imza edilir.
Her ortak, para, alacak veya başka bir mal ya da emek olarak, ortaklığa bir katılım payı koymakla yükümlüdür. Sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı sürece, katılım payları, birbirine eşit ve ayrıca ortaklığın amacının gerektirdiği önem ve nitelikte olmalıdır.
Ayrıca, ortaklar aksini kararlaştırılmadıkları sürece, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir. Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder. Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.
Adi Ortaklığın Yönetimi ve Temsili
TBK’nın 624’üncü maddesi uyarınca, adi ortaklığın kararları, ortaklar çoğunluk ile alınması yönünde bir anlaşma yapmadığı sürece, tüm ortakların oy birliği ile alınır. Ortaklar çoğunluk ile karar alınması yönünde bir anlaşma yapmışlar ise, çoğunluk, katılım paylarının ortaklıktaki oranına değil ortak sayısına göre belirlenir.
Genel kural olarak, TBK, aksine bir anlaşma olmadığı sürece tüm ortakların yönetim ve temsil hakları olduğunu düzenler. Ortaklar yönetim ve temsil yetkilerini bir veya daha fazla sayıda ortağa veya üçüncü bir kişiye devredebilirler. TBK’nun 625. maddesi uyarınca yönetime yetkili ortaklardan her biri, diğerleri katılmaksızın işlem yapabilir. Ancak yönetime yetkili her ortak, tamamlanmasından önce işleme itiraz ederek, işlemin yapılmasını engelleyebilir. TBK’da adi ortaklığa genel yetkili bir temsilci atanması ve ortaklığın olağan dışı işlerinin yürütülmesi için, bütün ortakların oybirliği aranmıştır. Ancak, gecikmesinde sakınca olan hâllerde, bu konuda yönetici ortaklardan her birinin yetkili olduğu belirtilmiştir.
TBK’nun 637. maddesi uyarınca, kendi adına ve ortaklık hesabına bir üçüncü kişi ile işlemde bulunan ortak, bu kişiye karşı bizzat kendisi alacaklı ve borçlu olur. Ortaklardan biri tarafından, adi ortaklık adına bir üçüncü kişi ile işlem yapılması halinde, diğer ortaklar ancak temsil hükümleri çerçevesinde, alacaklı veya borçlu olurlar. Bu doğrultuda, kendisine yönetim görevi verilen ortağın, adi ortaklığı üçüncü kişilere karşı temsil yetkisi vardır. Ancak, yönetici ortağın yapacağı önemli tasarruf işlemleri bakımından, temsil yetkisinin bütün ortakların oybirliğiyle verilmiş olması ve yetki belgesinde bu hususun açıkça belirtilmiş olması şarttır. Adi ortaklıkta malvarlıkları bakımından elbirliği ile mülkiyet, borçlar bakımından ise müteselsil sorumluluk söz konusudur. Ancak, ortaklar yazılı bir sözleşme ile bu konuda özel düzenlemeler yapabilir.
Ortaklık sözleşmesiyle ortaklardan birine verilen yönetim yetkisi, haklı bir sebep olmaksızın, diğer ortaklarca kaldırılamaz ve sınırlanamaz. Ancak haklı bir sebep varsa, sözleşmede aksine hüküm olsa dahi diğer ortaklardan her biri yönetim yetkisini kaldırabilir. Haklı sebepler sınırlı sayıda olmayıp, TBK’nun 629. maddesinde, yönetici ortağın görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi yönetim için gerekli olan yeteneği kaybetmesi halleri örnek verilmiştir.
Ortakların Hakları ve Borçları
Adi ortaklıkta, ortakların en önemli yükümlülükleri, rekabet yasağı ve özen borcudur. TBK 626’ıncı maddenin başlığı rekabet yasağı olmakla birlikte oldukça geniş düzenlenmiş bu hükme ortaklık aleyhine işlem yapma yasağı da denilebilir. Buna göre, ortaklar, kendilerinin veya üçüncü kişilerin menfaatine olarak, ortaklığın amacını engelleyici veya zarar verici işleri yapamazlar.
TBK’nun 628’inci maddesindeki özen borcu uyarınca, her ortak, ortaklık işlerinde kendi işi ile aynı ölçüde çaba ve özen göstermekle yükümlüdür. Ortaklar, diğerlerine karşı, kendi kusuruyla verdiği zararları, gidermekle yükümlüdür. Ortak bu zararları, başka işlerden ortaklığa sağladığı menfaatlerden mahsup edemez. Ortaklık işlerini ücret karşılığı yürüten ortak, TBK’nun 628/2 maddesi uyarınca, TBK’nın vekâlet hükümleri çerçevesinde, vekil sıfatı ile sorumlu olur.
TBK’nın 627. maddesi uyarınca, ortakların, ortaklık işleri için yaptığı giderlerden veya üstlendiği borçlardan dolayı diğer ortaklar, ilgili ortağa karşı sorumlu olurlar. Yine bu ortağın, yönetim işleri yüzünden uğradığı doğrudan zararlar ile ortaklığın yönetiminden kaynaklanan tehlikeler sonucunda doğan zararlar, diğer ortaklar tarafından giderilmelidir. Ayrıca yine, ortaklığa borç veren ortağın, verdiği günden itibaren faiz isteme hakkı olduğu gibi, ortaklık işleri için yükümlü olmadığı halde emek harcayan ortağın hakkaniyete uygun bir karşılık talep etme hakkı saklıdır.
Ortaklıktaki Değişiklikler
Adi ortaklığa, yeni bir ortak alınması, bütün ortakların rızasına bağlıdır. Aynı şekilde ortaklık payının üçüncü kişiye devri halinde de diğer ortakların onayı gerekir ve bu onay olmaksızın, üçüncü kişi ortak sıfatını kazanamaz ve yönetime katılma hakkı elde edemez.
Bir ortağın ortaklıktan çıkması veya çıkartılması bakımından sözleşmede düzenlenebilecek sebepler kanunda sayılmıştır. Bunlar ortağın fesih bildiriminde bulunması, kısıtlanması, iflası, tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesi veya ölmesidir. Bir ortağın ortaklıktan çıkması veya çıkarılması durumunda payı, diğer ortaklara payları oranında kendiliğinden geçer. Diğer ortaklar, ortaklıktan çıkan veya çıkarılan ortağa, kullanımını ortaklığa bıraktığı eşyayı geri vermekle, kendisini ortaklığın muaccel borçlarından doğan müteselsil sorumluluktan kurtarmakla ve ortak sıfatının sona erdiği tarihte ortaklık tasfiye edilmiş olsaydı ödenmesi gereken tasfiye payını ödemekle yükümlüdürler. Ortaklık sıfatının sona erdiği tarihte, ortaklığın malvarlığı, borçlarını karşılamaya yetmezse, çıkan veya çıkarılan ortak, zarara payı oranında ödemek yükümlülüğündedir. Ayrıca çıkan veya çıkarılan ortak, ortak olduğu dönemde henüz sonuçlanmamış işlerden doğan kâra veya zarara katılır.
Adi Ortaklığın Feshi ve Tasfiyesi
TBK’nun 639. maddesi uyarınca adi ortaklık aşağıdaki sebeplerle sona erer:
- Ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin imkânsız duruma gelmesiyle.
- Sözleşmede ortaklığın mirasçılarla sürdürülmesi konusunda bir hüküm yoksa, ortaklardan birinin ölmesiyle.
- Sözleşmede ortaklığın devam edeceğine ilişkin bir hüküm yoksa, bir ortağın kısıtlanması, iflası veya tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesiyle.
- Bütün ortakların oybirliğiyle karar vermesiyle.
- Ortaklık için kararlaştırılmış olan sürenin bitmesiyle.
- Ortaklık sözleşmesinde feshi bildirme hakkı saklı tutulmuş veya ortaklık belirsiz bir süre için ya da ortaklardan birinin ömrü boyunca kurulmuşsa, bir ortağın fesih bildiriminde bulunmasıyla.
- Haklı sebeplerin bulunması hâlinde, her zaman başkaca koşul aranmaksızın, fesih istemi üzerine mahkeme kararıyla.
Ortaklık, (i) belirsiz süre için veya (ii) ortaklardan birinin ömrü boyunca sürmek üzere kurulmuşsa, ortaklardan her biri, altı ay önceden fesih bildiriminde bulunabilir. Fesih bildirimi, dürüstlük kurallarına aykırı olarak ve özellikle uygun olmayan bir zamanda yapılamaz. Fesih bildirimi, ancak hesap yılı sonunda hüküm ifade eder. Sözleşmede öngörülmüş olan sürenin bitiminden sonra ortaklık, ortakların örtülü iradesiyle sürdürülürse, belirsiz süreli ortaklığa dönüşür.
Ortaklık, fesih bildiriminden başka bir yolla sona ererse, bir ortağın ortaklık işlerini yönetme konusundaki yetkisi, sona ermeyi öğrendiği veya durumun gerektirdiği özeni gösterseydi öğrenebileceği zamana kadar, kendisi hakkında devam eder.
TBK 642. madde uyarınca, ortaklığın tasfiyesi ancak ortaklığa koyulan katılım paylarına biçilen değer üzerinden yapılacaktır. Ayrıca, kazanç ancak (i) ortaklığın borçları ödendikten, (ii) ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler verildikten ve (iii) koymuş olduğu katılım payı iade edildikten sonra paylaşılır. Kazancın bunlara yetmemesi halinde, zarar da ortaklar arasında paylaşılacaktır. Ortaklığın sona ermesi, üçüncü kişilere karşı olan yükümlülükleri değiştirmez. Diğer bir deyişle, fesih ve tasfiye ortaklığın borçlarını geçersiz hale getirmez veya ortadan kaldırmaz ve ortaklar ortaklığın sona ermesinden sonra dahi ortaklık tarafından üçüncü kişilere karşı üstlenilen yükümlülüklerden müşterek ve müteselsil olarak sorumludur.
OGS MEDYA Kurumsal Web Paketiyle Hazırlanmıştır